27 Haziran 2012 Çarşamba

Bodrum Bodrum...

İş amaçlı çok sık seyahat ettiğim Bodrum’a hamilelik-doğum-emzirme süreçleri nedeniyle yaklaşık 2,5 senedir gitmiyordum.Uzun zaman sonra geçen hafta gidebildim.
Öncelikle yol çalışmaları hakkında uyarmak isterim,Söke-Milas arasında yol çalışmaları hala devam ediyor.Özellikle Bafa Gölü güzergahında Çarşamba-Cuma-Cumartesi günleri dinamitle patlatma çalışmaları yapıldığından 13:00-17:00 arası yol trafiğe kapatılıyor.(Arkadan-Didim’den dolaşabileceğiniz bir rota var ama yollar çok karışık ve bozuktu,hala öyleymiş önerilmiyor)
Perşembe sabah 07:30 gibi yola koyuldum,Bafa gölünde Göl Restaurant'ta çay-kahve molası verdim.

Bafa Gölü

Bafa Gölü Göl Restaurant

Bafa Gölü tarihçe


Eşsiz manzara,sabah serinliğinde çok keyifli ve dinlendiriciydi.Gölün temiz havasını alıp yola devam ettim,İlk durağım Milas’tı,ardından Bodrum.Haftabaşından beri Bodrum’da bulunan ekip arkadaşlarımla buluştum.Öğle yemeği için Konacık’taki Kısmet Lokantası’nın yolunu tuttuk,önceki ziyaretlerimden de bildiğim bu lokantadan yakın zamanda Suyun Güncesi de bahsetmişti.Tam öğle saatinde gittiğimizden çok kalabalık ama bir o kadar da çeşitli ve lezzetliydi yemekleri... Ardından Yalıkavak-Turgutreis ziyaretlerimi yaptım.Bodrum gittikçe büyüyor,kalabalıklaşıyor,trafik sorunu artıyor...Haftasonlarını düşünemiyorum...Ziyaretlerimi tamamlayıp otele geçtim,otel pek iyi olmasa da odanın Gümbet manzarası çok güzeldi.
Bodrum-Gümbet Koyu'nda gün batımı

Otel kapı numaralığı(çok aradım bulamadım)
Hazırlanıp yemeğe çıktık.Yakın arkadaşımın eşinin işlettiği Bodrum merkez çarşıdaki(barlar sokağında)The Garden Restaurant’a gittik.Bodrum’a giderseniz,mutlaka denemenizi tavsiye ederim.Kale manzarası eşliğinde,sakin ve keyifli bir ortamı,çok lezzetli sunumları var,beğeneceğinizi düşünüyorum.Ayrıntılı bilgi burada...Ben sürpriz yapmayı planlarken ,bana sürpriz oldu arkadaşım da oradaydı yakışıklı oğluyla beraber.Eskiden yaptığımız gibi deniz kenarında bir masaya yerleştik,bir yandan afiyetle yemeklerimizi yedik,diğer yandan da bol bol sohbet ettik.Çok özlemişim,iyi geldi...Ardından çarşıda kısa bir tur,alınacak hediyeliklerin seçilmesi ve otele dönüş.Ben yorgunlukla yatağın yolunu tutarken,dışardan gelen seslere kulak verdiğimde gördüm ki ;Gümbet’te eğlence son sürat ve yüksek sesle devam ediyor,sanırım sabah ezanından önce ancak sessizlik hakim oldu koya.(Gümbet merkezde olanlar nasıl yaşıyor o sesle bilemedim,otel uzak olmasına ve tepede kalmasına rağmen,müzik sesleri çok karışık ve yüksekti)
Bodrum-Gümbet koyunda sabah
Sabah erkenden kalkıp,kahvaltı yaptık,otelden ayrıldık.Kalan ziyaretlerimi tamamlayıp,Oasis’te yemek yedikten sonra 15:30 gibi yola koyuldum,Cuma trafiği başlamış çoktan başlamıştı bile,merkezden ana yola çıkmak neredeyse yarım saat sürdü.Dönüşte,eşsiz manzara ve kızımın özlemi yoldaşlık etti bana..Bafa’da hep beraber bir çay molası verip evlerimizin yolunu tuttuk...

Bafa Gölü
Yorucu,yoğun geçse de uzun yol yapmayı,Bodrum’u,canım Banu’mu özlemişim...Aynı zamanda iş anlamında verimli ,ekip içinde güzel bir motivasyon ziyareti oldu...Bir taşla kaç kuş olmuş sayamadım JAncak hepsinden öte,eve dönüp  kızıma kavuşmaksa;paha biçilemezmiş...Bir kez daha anladım...


26 Haziran 2012 Salı

Koşturmaca...

Yoğunum,yorgunum,uykusuzum...Yapılacak bir sürü şey var ama enerjim yok.Yine de çok şükür...
Geçen hafta Özdere git-gel,Bodrum’a iş seyahati,haftasonu yazlık telaşesi,deniz-oyun-ot –bahçe temizleme derken iyice yorulmuşum,bir de kuzum Pazar gecesi rahatsızlanıp sabaha kadar çıkarınca(şükür şimdi iyi biraz karıştırdı,midesini üşüttü,annesi de oynarken bolca çalkaladı ondan oldu herhalde),mevcut uykusuzluğa,yenisi eklendi(ayrıca haftaya ofis taşınacak mevcut tüm malzemeleri,dosyaları toparlıyoruz) ve ben dün 20:30 gibi eve ulaşıp,22:30 gibi sızmışım...ne tv,ne blog elimi kaldıracak halim yoktu...”İyice tembelleştim mi? “diye kendimi sorguluyorum bir yandan ama,zamanım ve halim yok bu aralar.Yine de çok şükür ama düzeni oturtamadım bir türlü.Sevmiyorum da böyle dağınık-karışık olmayı...Tez zamanda düzele inşallah...
Dediğim gibi koşturmacadan bloga hiç yazı-fotoğraf ekleyemedim,yorumlara bakabiliyorum ama dönüş yapamıyorum,mümkün mertebe sadece diğer blogları takip edebiliyorum ama onlara da yorum yazamıyorum(işyerinden olmuyor,yorum bırakabilmek,fotoğraf ekleyebilmek için evden bağlanmam gerekiyor bunun için de,haftada sadece iki gece var evde kaldığım,o zaman da pek fırsat olmuyor.)
İlk müsait zamanda fotoğraflı Bodrum ve haftasonu postlarını yayınlamak niyetindeyim...
İyi haftalar,keyifli yazlar...

19 Haziran 2012 Salı

BİZDEN....


Öncelikle başta kendi babam ve eşim olmak üzere tüm babaların,baba adaylarının,baba yüreğine,şefkatine sahip tüm erkeklerin babalar gününü kutluyor,baba olmak isteyen herkesin de bu duyguyu yaşamasını diliyorum...
Özdere günlerimiz başlayınca,benim de tempom arttı haliyle.Bu nedenledir ki pek bir şey yayınlayamıyor,bloglara baksam da yorum yazma imkanım olmuyor.Geçen haftamız kısaca şöyle geçti;Pazartesi,Çarşamba Özdere,Salı,Perşembe İzmir,Cuma akşam davetli olduğumuz sünnet düğününden sonra ve haftasonu Özdere.İzmir’de kaldığım günlerde yapmayı planladığım mutfak dolaplarının ve odadaki dolabın düzenlenmesine daha el atamamış bulunmaktayım.Hem zaman çok çabuk geçiyor,hem de ben biraz tembellik yapıyorum.Bu hafta da bu işleri yapamıycam sanırım zira sadece Pazartesi  evde,Salı,Çarşamba Özdere’de,Perşembe günü  iş amaçlı Bodrum’da,Cuma’da Bodrum’dan Özdere’ye dönüp,haftayı tamamlayacağım nasipse.Yazarken bile yoruldum,karıştırdım,sıcaklarda hepimize kolay gelsin.
Kuzumu özlüyorum,keyfi yerinde maşaallah...Haftaiçi terlik giymeyip,sokaklara ayağında çoraplarla fırlamış hep,sonradan anladık ki terliklerden biri yara yapmış ayağını,geçmeye başlayınca haftasonu ufak ufak alıştırdık,denize karşı tedirginliğiyse devam ediyor.Cumartesi günü benimle girdi,biraz alıştı ama Pazar günü yine direndi.Kıyıda kumlarla oynasın istiyor hep,yavaş yavaş ,inatlaşmadan ona da alıştırıcaz inşallah.Bunların dışında çok hareketli maşaallah.Annemlere güç kuvvet versin Allah,çok keyifli ama bir o kadar da yorucu...Bu arada ipek bohçam cümleler kurmaya başladı artık(M)
C:”anne bak böceg va”(söndürdüğümüz mumun kararan fitilini/ipini böceğe benzetti)
C:"baba muzık ac"(arabaya binince şarkı istiyor)
C:"anne gova nede?istiyo.gurek nede?istiyo.(annesi kumsala giderken kova-küreği almayı unutunca)
Özledim...
Bu arada iki kuzen bir araya gelince anneannelerinin yazlık duman oluyor :)
Oturup sakin sakin kitap okumalarına aldanmayın,kitapları yeni çıkarmıştım çantadan,o nedenle böyle usluca oturuyorlar.Bu çok ender anı kaçırmamak için oldukça sessiz hareket ettim...Zaten kısa sürdü...

Kuzenler deniz keyfinde....
 

Kuzum yerdeki kocaman karıncaları izleyip,yakalamaya çalışıyor ...

Bizim şimdilik rutin hayatımız böyle...Cansu,çocuklar,yollar,evler,iş...Bu hafta yorucu geçeceğe benziyor.Haftasonunu ayrıca sabırsızlıkla bekliyorum ki;Bergama'dan teyzemler ve askerde olan ,1 senedir görmediğim kuzenim gelecek nasipse...
Ayrıca geçen yaz alıp 5-10 sayfa okuduktan sonra ara verdiğim Elif Şafak'ın İskender'i şimdilerde elimden düşmüyor.Geçen sene niye okuyamadımsa?Hemen alıp devam edeyim,sonra uykuya...
Herkese iyi haftalar....


Bebek Battaniyesi(Alize Baby Set Marifetli)

Pek mevsimi değil ama uzun zaman önce yazmışım,yayınlamak yeni nasip oldu..
Bu bebek battaniyesini,kızıma hamileyken başlamıştım.İlk başlarda çok hızlı gitti,ama hamileliğimin ilerlemesiyle benim elim -kolum ,battaniye de örüldükçe ağırlaşmaya başladı.Sıcakların bastırmasıyla da uzun süre ara vermiştim.Doğum izninde tamamlayıp bitirdim.Biraz delikli olmasından dolayı genelde çok soğuk olmayan havalarda  kullandım.Artık bize küçük geliyor ama yine de ara ara kullanıyorum.

Bu Yaman paşaya ördüğüm mavi renk battaniye ...Şiş 3 numara,ilmek sayısı 54 ...

                                     


(Bu ipi keşfetmeden önce daha iri ponponları olan ,başka bir firmanın(Çelebi markaydı sanırım)dut ip denilenlerden de 4-5 tane bebek battaniyesi örmüştüm,ama hepsi hediye olduğundan hiç resimleri yok)
Bu da kızımın battaniyesi...
                                   
Yapılışına gelince ;
İp:Alize Baby Set Marifetli  Şiş:3 numara(ipiyle beraber örülüşünü gösteren bir broşür de yanında veriliyor aklınızda olsun)
Bu vb ipleri örerken sadece ip kısımlarını örüyoruz,ponponlar  ilmeklerin içine girmemeli,örerken bazen kayabiliyor,ama sonradan düzeltebiliyorsunuz.Ben ilmekleri atarken (evde tığ uçlu şişim olmadığından)tığ yardımıyla şişe ilmekleri attım,kolay oldu. 
Her ip(iki ponpon arası) bir ilmek olmak üzere,toplam 60 ilmek olarak başladım.Her iki  tarafını da haroşo(ters)örgü olarak ördüm.Çok büyük olmasını istemediğimden 4 yumak bana yetti.Her sıra başını örmeden boş olarak aldım,böylelikle kenarlarındaki ponponları içe dönerek kıvrılmış gibi bir hava verdi.(Bu ipi ve örülüşünü çok sevdiğimden beyazından da alıp stok yaptım,bir gün örerim inşallah)
Örmek isteyenlere şimdiden kolay gelsin...

11 Haziran 2012 Pazartesi

Karpuz kabuğu suya düştü!

En azından biz düşürdük,hadi hayırlısı...
Evet artık yaz geldi diyebilirim kendimce.Zira Özdere'ye göç ettik(abartmıyorum bir araba eşyayla resmen göç ettik)Annemler Cumartesi’den gittiler,eşyaları düzenle,temizlik vs.Ben de eşyaları toplamaya giriştim,Cansu tüm gün uyumadığından biraz zor oldu ama oldu.Akşam da uzun zamandır gitmeyi ertelediğimiz arkadaşlarımıza gittik.Böylelikle gitmemiz gereken her yere gitmiş,gelmek isteyen herkesi de ağırlamış olduk,çok huzurluyum.(Yaz aylarında günler Özdere’de geçtiğinden ziyaretler,misafirlikler çok aksıyor.Biz de hepsini sonbahar-kışa sıkıştırıyoruz)Bütün kıyafetler;yazlıklar,akşam serinliği için baharlıklar,olur hava bozarsalar için daha kalın kışlıklar,bezi,ıslak mendili,oyuncağı,bizim iş ve günlük kıyafetlerimiz, derken;Pazar sabahı kapı girişi yığılıydı,(annemden gidenleri saymıyorum bile.)


Arabaya zor sığdık.Çıkmadan bi bloğa bakayım derken,Cansu kapattı bilgisayarı ,yorumlar,yazılar yarım kaldı.Öğle saatlerinde çıktık evden.Özdere’ye vardığımızda evde temizlik devam ediyordu.Bahçedeki ortancalar...

 

 Eşyaların çoğunu yerleştirebildim,ama daha yapılacaklar var.Yemek,iş derken Cansu’nun “deniz”feryatlarına dayanamadık,hazırladım babasıyla sahile gittiler.Ben de biraz daha yardım edip arkalarından gittim.Bizimkiler dayanamamış girmişler denize.Geçen seneye göre daha tedirgin,biraz korkuyoruz galiba ,kucağımdan hiç inmedi,simidini de istemedi. Hem tedirgin oluyor,hem çıkmak istemiyor annesinin kucağında suda oynayacak...Bakalım yavaş yavaş alışır inşallah.Hava esmeye,ıslak kaldığı süre uzamaya başlayınca huzursuz oldum,ilk günden abartmayalım,üşütmeyelim diyip,eve.Aman ne ağlamak,bağırmak “deniz deniz”bütün komşular ayağa kalktı...Zor olacak denizden eve sokmak,akşam hava kararmaya başladığında hala denizi sayıklıyordu,yürüyüş yaparken de istikamet belli,doğru denize.Her ne kadar yüzemesem de ben de çok özlemişim.
Bu arada terlik,sandalet giymiyoruz,taşlara çıplak ayak basmak istiyor.Ne denesek beceremedik,ilk fırsatta çıkarıyor.Biz de çorap-spor ayakkabı ile devam ediyoruz şimdilik.Sıcakta sıkılacak,ayağı terleyecek ama üşütmesinden iyidir alışana kadar en azından.Kelebekten,sinekten korkuyor biraz da.
Akşam sezonun ilk mangalını yaptık,yemekti –bulaşıktı derken 23:00 gibi Cansu’yu uyuttum,kalan işlere devam edip,saat 01:00 gibi ben de yatışa geçtim.Gece birkaç kere uyandı,yerini yadırgadı sanırım.Sabah 07:00’de sessizce kalkıp,kızımızı uyandırmadan hazırlanıp,çıktık,yeni haftamıza başladık.Bu ilk günümüz diye,bu akşam yine gidicem nasipse...Sonrasında birer gün arayla...
Yazı özlemişim,bu haftasonu en çok bunu hissettim...Herkese iyi haftalar,iyi yazlar...

8 Haziran 2012 Cuma

BERGAMA


Geçmişim,çocukluğum,özlemim,buruk yanım,ihmalkarlığım...

Gidince daha çok kızdım kendime ,bu kadar yakınken neden daha sık gitmiyoruz diye...Büyükler birer birer vefat edince,elimiz ayağımız çekildi hepimizin...Hep bir bahanemiz var,hava soğuk(sıcak),çalışıyoruz,çocuklar var,evi temizlemek lazım vs.vs...Ne çok özlemişim oysa...Büyümüş,gelişmiş,değişmiş...Merkeze yaklaştıkça,tüm ihtişamıyla karşıladı bizi tarihi kalesi...
6-7 yaşında çocuktum en son kaleye çıktığımda ,hiçbir şey yok hafızamda...
Önce teyzeme gittik,özlemişiz birbirimizi,gözlerinden belliydi gelişimize ne çok sevindiği...Ardından hep beraber kabir ziyareti yaptık;anneannem,babaannem  ve dedelerime...Hissedip,duyup,görmüşler midir?bilmem ama bilsinler,görsünler istedim geldiğimizi,küçük torunlarının anne olduğunu,yanına yavrusunu,eşini de katıp onları  ziyarete geldiğini...Bu yüzden de  içimden hep aynı şeyi söyledim onlara”burdayız,size geldik, kızımla,eşimle küçük ailemle”...Dualarımızı edip,gözlerim dolu,içim bir garip ayrıldık...Ordan ailemizin hayatta olan en büyüğü babamın teyzesine,büyükanneye gittik.Hasret giderip,sohbet ettik,büyükanneyle vedalaşıp,teyzemlerle dışarda bir şeyler yedik.Ardından anneannemin ve babaannemlerin eski evlerinin önünden geçtik.Bir zamanlar bizim koşturduğumuz o taş sokaklar,Bergama’yı seyre daldığımız teras,büyük titizlikle misafircilik oynadığımız salon,annemlerin yolunu gözlediğim pencere,anneannemin penceresine sığışıp,orayı kendime yuva yapıp,kaleye çıkan otobüsleri,arabaları seyredişim,bahçesindeki Vita tenekelerinde rengarenk ortancalar,sardunyalar,küpe çiçekleri,tohumlarını topladığım akşam sefaları,kasalarla alınan Ender gazozları...Daha neler neler,hepsi bir hayal,rüya gibi...Özlemişim,çocukluğumu,geçmişi,bir araya toplanmalarımızı,bayramlarımızı,kuzenlerimi, gidenleri,en çok da gidenleri özlemişim...
Nasip olursa Eylül-Ekim gibi bir haftasonu kalmalı,kaleyi,bağları,kaplıcayı gezecek şekilde plan yapıp,sözleşip ayrılıyoruz teyzemlerden.
Ovacık’a geçtik.Dalları basan henüz olgunlaşmamış ceviz,kayısı ağaçlarını,yavaş yavaş büyüyen tazecik zeytinleri sevdik,seyrettik,Cansu’yu tanıştırdık...



Benim 12-16 yaş dönemlerimde babamın yıllık izninin en az 2 haftasını burada geçirirdik.Haftada 2-3 kere Dikili’ye denize,Bergama’ya gezmeğe gitmenin dışında ,tarlada çamurdan fırın yapmak,anneme salça,tarhana ,reçel vb.yapımında  yardım etmek,İzmir-Çanakkale yolundan geçen arabaları seyretmek ve çift kişilik pikeyi 3 kişi etamin ile işlemekle (ben son gördüğümde hala bitmemişti)dolayısıyla bizce sıkılarak,bir an önce İzmir’e dönelim diyerek  geçerdi günler.Şimdi senede bir kere  bile gidemiyoruz.Oysa nasıl istiyor, insan  bir sakinlik,sessizlik olsun,özellikle bahar aylarında fırsat bulalım da kaçalım diyoruz ,olmuyor bir türlü...Çocuklar biraz daha büyüsünler de daha rahat olur gitmek,evi temizlemek,bir haftasonu olsun geçirmek...(Bergama’da hiç fotoğraf çekememişim telaştan,sadece bunlar var)
19:30 gibi yola çıktık,Cansu koltuğunda uyuyunca,ben de ön koltuğa Kemal'in yanına terfi ettim.Bünye yadırgadı tabi,nasıl yani?Cansu koltuğunda uyuyacak,biz yalnız,başbaşa gibi sohbet ederek uzun yol yapıcaz,Maşallah diyeyim.(Duruma şaşmam sebebiyle her 5 dk.bir dönüp,kızımı kontrol ettim)İzmir’e girince,kara bulutlar,ardı arkası kesilmeyen şimşekler ve sonrasında  şiddetli bir yağmur karşıladı bizi,şehir merkezinde kaldırım seviyesini bile aşmıştı sular...Sağ salim evimize ulaştık,uzun zamandır planladıklarımı gerçekleştirmenin huzuruyla yeni haftaya başladım...Cansu’nun gece uyanmaları azalmaya,seyrekleşmeye başlamasına rağmen,geç yatmaları 23:30-01:00 gibi devam ediyor,inşallah o da düzene girecek.Onu uyuturken ben de uyuya kaldığım için, bloglara çok nadir girebiliyorum.
Bu arada duyurmak isterim;
25 Haziran 2012-01 Temmuz 2012 tarihleri arasında,76.Uluslararası Bergama Kermesi var. Gitmek,gezmek,katılmak isteyen olursa ayrıntıları da burada...
Nasipse, bu haftasonundan  itibaren Cansu, anneanneleriyle beraber Özdere’de olacak.Dolayısıyla ben de haftanın iki günü İzmir’de,diğer günler  Özdere’de olmak üzere yaz düzenimize geçicem.Sabah-akşam İzmir-Özdere yollarında işe gidip-gelen birini görürseniz bilin ki benim,lütfen yol verin J
Okulların kapanmasını bekleyenlere,başarılı karneler,güzel bir tatil dönemi ve herkese de bize de,ağız tadıyla yaşanacak,sağlıklı,huzurlu,mutlu,keyifli,neşeli,güleç ve güzel bir yaz diliyorum...Karpuz kabuğu suya düşsün artık di mi?

1 Haziran 2012 Cuma

SON BİR HAFTAMIZ

Şöyle anlatayım;
Perşembe gecemiz iyi geçti çok şükür.Uykuya geçişimiz uzun ve sıkıntılı oldu ama kitap okuduk,sohbet ettik derken 23:30 gibi kucağımda uyuya kaldı...Çok şükür sabaha kadar deliksiz uyuduk(M)Sabahına da keyifle gittik anneannemize...
Cuma akşamı anneannemizde yemekteydik hep beraber,güzel geçti.Kuzenler bir araya geldi,kızların sesinden Yaman uyuyamadı,bol hareketli bir aile yemeği oldu...Gündüz 13:00’den beri uyuyamayan kızım 5 dk.lık yolda uyuya kaldı,uykusunda üstünü değiştirip yatırdım hemen.Ancak 01:50’de yine ağlayarak uyandı,yaklaşık 2 saatlik bir ağlama krizimiz oldu,günlerdir hiç sormamasına rağmen,meme istedi.Çok zor uyuttuk.Ardından 05:50’den 07:30’a kadar tekrar bir ağlama krizimiz daha oldu.(teyzesinin Yaman’ı emzirdiğini görmüş,ona yorduk biraz ?)
Cumartesi yine yarım yamalak bir kahvaltı(iştahsızlığı ve özellikle kahvaltıya karşı isteksizliği devam ediyor hala)akşam misafirler geleceğinden beraber mutfağa girdik kızımla,kek yaptık(yine tutmadı,kek yapmaya karşı bütün hevesim gidiyor artık,çok güzel bir kek tarifi var,bir ara yazıcam  herkes tutturuyor ben de olmuyor,her ihtimali de denedim ama ?sanırım problem ben de)tatlı yaptık.




Oyunlar oynadık,ev toparladık(hakikaten çok dağılmışız)tüm denemeler sonucunda öğleden sonra 16:00 gibi kucağımda uyudu kaldı.Ben de o arada kahvemi içtim,evi temizledim,patates salatasını yaptım ,tam oturdum biraz uzanıcam,klasik “anne”dedi kuzum.Olsun yaklaşık 2,5 saat uyudu(M),dinlendi ben de işlerimi rahatlıkla yapabildim.Zaten bünyem alıştı galiba bu yorgunluğa,uykusuzluğa,ilk günlerdeki gibi kötü hissetmiyorum kendimi ama güzeell bir uykuya çok ihtiyacım var ne yalan söyleyeyim.Olsun buna da şükür....Akşamına kayınvalidemler ve teyzelerimiz bizdeydi.Güzel vakit geçirdik.Cansu’nun keyfi de yerindeydi şükür.Misafirlerimiz gittikten sonra zorlanarak da olsa uyudu,sabaha kadar  da uyanmadı(M)
Pazar günü,yarım yamalak kahvaltı(bundan kastım bir taneye yakın sahanda yumurta,10 tane yeşil zeytin,100 ml.kadar inek sütü,3 tatlı kaşığı bal başka bir şey yemiyor bu aralar)Kahvaltıdan sonra hazırlandık,babaannemizi de alıp yola çıktık.Teskeresini alan kuzenimizin asker yemeği vardı Bayındır’da.Yolda uykusu gelipte uyuyamayınca ufak çaplı bir ağlama krizi daha yaşadık.Üzülüyorum böyle olunca,geçecek değil mi?Geçsin artık di mi?Neyse,çok kalabalıktı,yengemiz çok emek harcamış,zeytinyağlılar,türlüler,keşkek  vs.bir sürü ikram hazırlamış sağolsun.Çocuklar da bol bol oynadı,Cansu hiç durmadı ,hep inekleri beslesin,köpeklerle oynasın,küçük çeşmede ellerini yıkasın,babaannesiyle ağaçtan erik toplasın vs.beni,babasını,babaannesini yordu epey.





Bu kadar enerji harcamasına,temiz hava olmasına rağmen yine de iştahla yemedi.Hep mızıldanarak 2-3 kaşık o kadar.Bu da geçecek değil mi?Günün sonunda yola çıkarken koltuğuna oturtmamızla uyuması bir oldu.Babaanneyi bırakırken uyandı,biz de eve gider gitmez yıkadık,biraz muhallebisinden yedirip,kitap okuyup nazlana nazlana uykuya.Saat 01:30’a kadar sıkça uyandı,üşütmesinden,midesini bozmasından endişelendim,en son kucağıma alıp, uykuya iyice daldırınca yatırdım yatağına ,sabaha kadar deliksiz uyudu maşallah.
Pazartesi ,uyandırmadan pijamasının üstüne bir ceket,ayağına çorap –ayakkabı doğruca anneanneye...
Pazartesi-Salı-Çarşamba-Perşembe günlerimiz her akşam birbirinin aynı olmak üzere,
oyun oynayarak,kitap okuyarak,sarılıp koklaşarak,meme arayarak,bulduğunu alamayınca isyan ederek,en son beni de isyan ettirerek(özellikle dün gece !),saat 22:00-22:30  gibi yatma çalışmalarına başlayıp,en erken 23:45 olmak üzere ortalama 00:30'da ağlaya-sızlaya uykuya dalarak geçti.Tabi onunla beraber bende sızıp kalmışım her gün.Ne akşam yemeği,ne kocayla bir çift laf,ne kitap,ne tv-bilgisayar...Bu kadar geç yatınca sabahları da kalkmak bilmiyor küçük hanım ,dolayısıyla bu hafta hep uykuda bıraktım anneme, 11:00'lere kadar uykusuna devam etmiş,ikinci uykuyu da 14:00-16:00 arası uyumuş.Annem dün beni çok bitkin görmüş olacak ki 11:00'de uyanan kızımı öğle uykusuna yatırmamış akşam erken yatsın diye,ama 12 saat uyumamak  bizim kıza işler mi?hayır tabii ki bin bir dil döküp,babasıyla her türlü eğlenceyi ,keyfi ,oyunu yapmamıza rağmen yine uyumak bilmedi,beni isyan ettirip,ağlatana kadar.En son baktığımda 23:45'di saat,sonra sızmışız,1 haftadır rutin olduğu üzere eşim seslendi,yerine yatırdım kızımı ve uykuya...Ve tabi her gece en az 1, ortalama 2 kez olmak üzere ağlayarak kalkmalarını saymıyorum.ya "meme"diye isyan ediyor,ya da "kuriye"(kurabiye)diye tutturuyor,genelde su içirerek sakinleştirmeye çalışıyorum,baktım zorlayacak,inatlaşmadan kuriyesini veriyorum,yiyemeden kucağımda uyuyup kalıyor.
Bizde durumlar böyle,ilk haftanın sonunda düzene girmeye başlamıştık ki,sil baştan zorlanarak devam ediyoruz.(oysa 2.günden sonra anmamıştı bile)Ayrıca yaklaşık 3 haftayı bulan iştahsızlık,özellikle kahvaltıyı reddetme durumlarımız da aynen devam.Önümüzdeki hafta da devam ederse dr.umuzla görüşme niyetindeyim.
Biliyorum sabırlı,sakin olmalıyım ama bazen olmuyor işte.Neyse yine de çok şükür dertlerimiz bunlardan ibaret olsun değil mi?
Yarın hava güzel,kızımın keyfi,benim gücüm yerinde olursa,şöyle ana-kız bi çıkalım ,kızıma ayakkabı,terlik,gözlük alayım istiyorum,ya da o uyuyunca hemen uyumak hayalim,Pazar günü de Bergama'ya gitmeye niyetliyiz,bu sefer kızımın anne memleketine,bakalım,nasip..
Hepimize güzel bir haftasonu olması dileğiyle...